14. RASÛLULLAH (S.A.V.)’IN OLGUNLUK DÖNEMİ, KÂBE’NİN YAPMI VE NEBİ (S.A.V.)’IN ÖZLELLİKLERİNDEN ÇIKARILAN DERSLER

1. Fitneyi def etmek için evla olanı terk etmenin meşru olması: Nebi sallallahu aleyhi ve Sellem Kâbe’yi, İbrahim aleyhi s-Selam’ın bina ettiği asli temelden farklı bir hal üzere bırakmayı tercih etmiştir. İnsanlar yeni cahiliyeden kurtulmuş halde iken Kâbe’nin yıkıldığını gördüklerinde meydana gelecek fitneden korktuğu için böyle yapmıştır. Belki de insanların akılları bu manzarayı kavramayacak ve İslam’dan çıkacaklardı. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve Sellem Kâbe’yi yapılı olduğu hal üzere terk etme maslahatının ağır basması sebebiyle, Kâbe’yi yıkma ve yeniden yapma maslahatının önüne geçirmiştir. Bu konudaki hadislerle ilgili Şeyh Albani rahmetullahi aleyhi şöyle der: “Hadisler iki şeye delalet eder. Birincisi: Bir şeyi ıslah etmek, ıslah etmekten daha büyük bir fesada sebep oluyorsa tehir etmek vaciptir. Fakihler, ‘Mefsedeti def etmek maslahatı celp etmekten öncedir’ (Zararlı olanı def etmek faydalı olanı yapmaktan öncedir) diye meşhur kaideye buradan almışlardır…

İmam İzzetin Abdüsselam şöyle der: “Maslahatlar ve mefsedetler bir araya geldiğinde, masalahatları elde etme ve mefsedetleri def etme imkânı varsa; Allah Teâlâ’nın şu emrine boyun eğmemiz gerekir: ‘Gücünüz nispetinde Allah’tan korkun.’[1] Eğer mefsedetleri def etmek ve masalahatları elde etmek zor olur ve mefsedetler  masalahatlardan daha büyük olursa, mefsedetleri def eder ve kaçan masalahatlara önem vermeyiz.”

2. Allah’ın seçilmiş, değerli kimselerin hayatını muhafaza etmesi: Allah Subhanehu, Nebi sallallahu aleyhi ve Sellem’in hayatını cahiliye işlerinden; şirk, boş ve fahiş şeylerde kavmine iştirak etmekten korumuştur. Bilakis O’nu kendisinden önceki Nebileri koruduğu gibi korumuş ve bu hususta zikri yüce olan Allah şöyle buyurmuştur: “Eğer biz seni sebatkâr kılmasaydık yemin olsun ki onlara az bir şey meyledecektin.”[2]

Bu ilahi koruma Nebiler ve Resullerle sınırlı olmayıp bazı kullara da şamildir. Bilakis âlimler, davetçiler, Salihler ve ihlas sahibi müminler içinde geçerlidir. Katade b. Numan’dan Nebi sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Allah bir kulu sevdiği zaman sizden birinin hastasını sudan (suyun zarar vermesinden) koruduğu gibi, dünyada o kulunu korur.”[3]

3. Resuller insanların yaratılış ve ahlak bakımından insanların en kâmilleridirler: Allah Subhanehu Nebilere ve Resullere ilim ve bedende genişlik vermiştir. Onlar yaratılış ve ahlak bakımından beşerin en kâmilleridirler. Kavimleri içerisinde onların örnek ve model mevkileri nasıl olurda tasavvur edilemez! Allah onlara lütfundan artırmış ve onları başka kimselerden ayırt etmiştir. Allah Teâlâ Kasas suresinde Musa aleyhi s-Selam’ı anlatırken şöyle buyurmuştur: “Olgunluk ve rüşt çağına geldiği vakit ona anlayış ve ilim verdik. Biz Muhsinleri böyle mükâfatlandırırız.”[4] Yusuf suresinde de Yusuf aleyhi s-Selam’ı anlatırken şöyle buyurmuştur: “Olgunluk çağına geldiği vakit biz ona anlayış ve ilim verdik. Biz Muhsinleri böyle mükâfatlandırırız.”[5] Sâd suresinde Davud aleyhi s-Selam’ı anlatırken şöyle buyurmuştur: “Biz onun mülkünü salam yaptık, ona hikmet ve güzel konuşma (hüküm verme ilmini verdik.)”[6] Ümmete İslam’ın halifesini ve müslüman hâkimi seçeceği zaman işte böyle seçici davranmak vaciptir.

 

[1] Teğabun suresi 16

[2] İsra suresi 74

[3] Sahih Hadis: Süneni Tirmizi 2036

[4] Kasas suresi 14

[5] Yusuf suresi 22

[6] Sad suresi 20

Leave a Reply