21. İSLAM DAVETİNİN AÇIKTAN YAPILDIĞI MERHALE VE BU MERHALENİN ÖZELLİKLERİ
Allah bu merhalede Nebi sallallahu aleyhi ve Sellem’e daveti açıktan yapmasını ve Mekke’nin tağutlarının ve taşkınlık edenlerinin burnunu yere sürtecek yeni bir merhaleye girmesini emretti. Hicir suresinde şöyle buyurdu: “Sana emredileni açıkça söyle ve müşriklerden yüz çevir. Biz seninle alay edenlere karşı sana yeteriz. Rabbine yemin olsun ki, onların hepsine soracağız. Onlar Allah’la birlikte başka bir ilah edinirler. İlerde bilecekler. Yemin olsun ki, söyledikleri şeylerden dolayı senin göğsünün daraldığını biliyoruz. Rabbini hamd ile tesbih et ve secde edenlerden ol. Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et.”[1] Ebu Ubeyde b. Abdullah b. Mesud dedi ki: “Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ‘Emredileni açıkça söyle’ ayeti ininceye kadar gizli davete devam etti.”
Bu hususta ilk emir yakınların ve akrabaların uyarılması hakkındadır. Şuara suresindeki ‘Yakın akrabalarını uyar’ ayeti indiğinde gizli davetin sona ermesi ile ilgili haber sahihtir. İbni Abbas radıyallahu anh dedi ki: “ ‘Yakın akrabalarını uyar’ ayeti inince Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Safa tepesinin üzerine çıktı ve Ey Fahd oğulları, Ey Adi oğulları diye toplanıncaya kadar Kureyşin boylarına seslenmeye başladı. Çıkamayan kimse de durumdan haberdar olabilmek için elçi gönderdi. Nihayet Ebu Lehep ve Kureyş geldi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Eğer ben, size karşı baskın yapmak isteyen vadi içersinde süvariler var diye haber versem ne dersiniz beni tasdikler misiniz? Onlar: ‘Evet biz senin ancak doğru sözlü olduğunu tecrübe ettik’ dediler. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ‘Ben sizin için şiddetli bir azaptan önce uyarıyorum.’ Ebu Leheb: ‘Diğer günlerin senin için hüsran olsun! Bizi bunun için mi topladın? Dedi. Mütakiben ‘Ebu Lehebin iki eli kurusun kurudu da. Malı ve kazandığı şeyler ona fayda vermedi.” Ayeti indi.”[2]
Davetin bu merhalesi aşağıda gelen işlerde öne çıkmaktadır:
- Davete yakınlarla ve akrabalarla başlanması: Yakınlar ve akrabalar bir insan için tabi bir destek ve Allah’ın mahlûkatı onun üzerine yarattığı fıtri bir bağdır. Akrabaların iman etmeleri kuvvete kuvvet katar ve nur üzere nur olur. Böyle yapmakla İmanın kuvveti ve İslam’ın nurunun arası ile akrabalık, nesep ve yakınların ünsiyet bağı birleştirilmiş olur. Ebu Hureyre radıyallahu anh dedi ki, ‘Yakın akrabalarını uyar’ ayeti inince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kalktı ve Ey Kureyş topluluğu! Canlarınızı satın alın! Ben size Allah’tan hiçbir şeyle fayda sağlayamam… Ey Muhammed’in kızı Fatıma! Malımdan istediğin şeyi al ben sana Allah’tan hiçbir şeyle fayda sağlayamam” dedi.”[3]
- Sahabeler kalplerini ve hayatlarını dolduran hak dava ile izzet buldular, müşrikleri öfkelendirdiler ve bu sebeple garipliğe yeniden başladılar. Belki de Ebu Zer radıyallahu anh İslam’ı ilk kez açıkça söyledi ve müşrikleri kızdırdı. (Ebu Zer’e ait bu hayret verici kıssa Buhari 3522 nolu hadisten tekrar tekrar okunmalıdır.)
- Vahyin ve Nebevi sözün tesiri altında olmak: Vahiy müşriklerin akidelerine ve hurafelerine karşı çıkabilmek için en yüce silahtır. Çünkü vahyin nurunun üzerine hiçbir şeye çıkamaz ve dünyadaki her hikmetli söz yüce Allah’ın sözünün aşağısındadır. Vahyin ve Nebevi sözün etkisine en güzel örnek Dımad adındaki sahabinin İslam’a giriş kıssasıdır. (Bak: Müslim 868)
- Müşriklerin ve Küreyiş kâfirlerinin tehlikeyi sezinlemeleri: Müşrikler davetin açıktan yapılmasını ilk anda hissetmişlerdi. Bu davet onlar için tehlike taşıyor, maslahatlarını, geleceklerini ve üzerinde yaşayıp rahat ettikleri yolu tehdit ediyordu. Ululuk için, oluşturdukları ve satın almış oldukları liderlik sevdası için şerli bir uyarıcı idi. Bu durum onların Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in amcası Ebu Talib’in yanında tartıştıklarında ortaya çıkıyordu. (Onlar: Sen bizi ve ilahlarımızı bırak bizde seni ve ilahlarını terk edelim demişlerdi.)
[1] Hicir suresi 94-99
[2] Sahih Hadis: Buhari 4770
[3] Sahih Hadis: Buhari 4771