38. HABEŞİSTAN’A HİCRETTEN SONRAKİ ŞEYLERDEN VE HAMZA İLE ÖMER RADIYALLAHU ANHUMALARIN MÜSLÜMAN OLMALARINDAN ÇIKARILACAK DERSLER
1. Ehli kitaptan müslüman olanların sevabının iki kat olması: Allah Subhanehu ve Teâlâ Ehli kitaptan kendi Nebilerine iman eden sonra Nebimiz sallallahu aleyhi ve sellem’e yetişen, ona iman eden, tasdikleyen ve tabi olan kimseleri Bakara suresinin ilk ayetlerinde övmüştür. Şöyle buyurdu: “Onlar sana indirilene ve senden önce indirilen şeylere iman edenler ve ahirete de kesin kes inanlardır.”[1] Bu ayetlerin muhatabı ile kastedilen kimseler hakkında tefsir imamları tefsirlerinde üç görüş beyan ettiler. İbni Kesir, Mucahid’in görüşünü tercih etti ki o şöyledir: “Zahir olan, Sevri’nin bir adamdan oda Mücahid’den rivayet ettiği Mücahidin şu sözüdür: ‘Bakara suresinin evvelinden dört ayet müminlerin sıfatları hakkında, iki ayet kafirlerin sıfatı hakkında, on üç ayette münafıkların sıfatı hakkındadır. Bu ilk dört ayet, arap, acem, kitap ehli, insan ve cinden olup bu sıfatlarla sıfatlanan her mümin kimse hakkında umumidir. Ebu Musa radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Üç kimseye sevabı iki kat verilecektir; ehli kitaptan kendi peygamberine iman eden ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e yetişip iman eden tabi olan ve tasdik eden kimseye iki ecir vardır. Allah’ın hakkını ve efendisinin hakkını eda eden efendiye ait köleye iki ecir vardır. Kendisine ait bir cariyesi olan onu besleyen ve beslemeyi güzel yapan sonra onu terbiye eden ve terbiyesini de güzel yapan, ona öğreten ve öğretmeyi de iyi yapan sonra onu azat eden ve evlendiren kimseye de iki sevap vardır.”[2]
2. Allah’u Teâlâ’nın zaman zaman bu hak dinin kahramanları ile müminlere yardım etmesi: Bu yardım Allah Subhanehu’nun bu ümmete ikramı, rahmeti ve lütfudur. Her ne zaman uzun bir zaman geçse ve gariplik artsa ümmet, yeryüzünde düşmanlarının önünde kendisinde bulunan gücü ortaya çıkarabilmesi ve iyiliği emredip kötülükten vazgeçirecek bir liderlikle güçlenebilmesi için bu kahramanlara ihtiyaç hisseder. Hamza ve Ömer radıyallahu anhumaların müslüman oluşu müminlere Allah’tan bir rahmet ve nimettir. Zira ilk müslümanlar, onların İslam’a girişinden sonra güç ve kuvvet hissettiler. Ebu Inbete El Havlaniyi radıyallahu anh’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah bu din içerisine kendisine itaatte ümmeti çalıştırabilecek filizler (kahramanlar) dikmeye devam eder.”[3]
Yine kıyamet saatine kadar Allah’ın bu ümmete ikramından biri de; her yüz yılın başında tarih içerisinde ümmetin var oluşunu yenileyecek iyiliği emredip kötülükten vazgeçirecek liderliği geri getirecek bir müceddid göndermesidir. Buna tevhid ve iman metodu; hâkimiyetin tek ve kahhar olan Allah’a ait olması ile ulaşılabilir. Ebu Hureyre radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Muhakkak ki, Allah bu ümmete her yüz yılın başında onların dinlerini yenileyecek (silinmiş olan şeyleri canlandıracak) bir müceddid gönderir.”[4]
3. Yeryüzünde müşrikleri kızdırmak kuvvetliliğin tabiatı ve gücün artması demektir: Abdullah b. Mesud şöyle demişti: “Ben, bizlerin Ömer müslüman oluncaya kadar Mescidi Haram’da namaz kılamayacağımızı düşünürdüm. Ömer müslüman olduğunda müşriklerle dövüştü ve nihayet bizleri orada namaz kılabilmemiz için bıraktılar.” Kur’an’ın Tövbe suresinden inen ayetlerinde Allah Subhanehu her durumda kafirleri ve yeryüzündeki Allah’ın düşmanlarını öfkelendirmenin salih bir amel olduğunu beyan etmiştir. Allah muhsinlerin ecrini zayi etmez. Şanı yüce olan Allah şöyle buyurdu: “Onlara Allah yolunda bir susuzluğun, yorgunluğun ve açlığın isabet etmesi, kâfirleri öfkelendirecek bir yere basmaları ve düşmandan elde edecekleri bir başarı ancak kendilerine salih amel olarak yazılması içindir. Allah muhsinlerin ecrini zayi etmez.”[5]
[1] Bakara suresi 4
[2] Buhari 3011, Müslim 154
[3] Sahih Hadis: İbni Mace 8
[4] Sahih Hadis: 4291
[5] Tövbe suresi 120