40. KUREYİŞİN NEBİ SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM’İ ÖLDÜRME TEŞEBBÜSÜ VE EKONOMİK BOYKOT KARARI KONUSUNDAN ELDE EDİLEN DERSLER
1. İman eden kimselere dünya hayatı dinlerinden dolayı değersizdir: Hak bazen mümini, imanının ve sıdkının tabiatını öne çıkarmaya; çaba sarf etme, kurban verebilme ve dinin düşmanına karşı meydan okuyabilme mevkiinde durmaya sevk eder. İşte Nebi sallallahu aleyhi ve sellem de o dönemde Mekke’de küfrün imamlarına karşı sebatkârlığı ile karşı duruyordu. O, dünyayı kısa bir yolculuk gibi görüyor ve kalbi dünyanın süsüne aldırış etmiyordu. Ashabını, imanla yücelme üzere; dünyanın aldatıcılığı, süsü ve günahkârlarının ileri gelen kimseler olduğu gerçeği ile yetiştiriyordu. İbni Ömer radıyallahu anh Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurdu: “Dünyada garip bir kimse gibi ya da yoldan gelip geçen kimse gibi ol!”[1] İbni Mesud radıyallahu anh Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurdu: “Ben dünyada ancak ağaç altında gölgelenen sonra ayrılıp terk eden bir yolcu gibiyim.”[2]
2. İmtihan olmak imanın cilası için bir menzile ve sabretmek de ihsan derecesine ulaşmak için bir okuldur. Mümin her halde Allah’a hamd eder: Allah Subhanehu ve Teâlâ nebisinin ve ashabının kalbini kayalıklar içerisinde parlatmıştır. Bu onların emaneti yüklenip Allah’ın seçtiği kulların derecelerine yükselmeleri içindir. Yine böyle olması onları nefislerinin yüceliği ile ayrı tutmak ve dünyayı talep edenlerin üzerinde onların gayretlerinin üstün olduğu ile temyiz etmek içindir. Çünkü yüce olan şeyler ehil olan kimseler içindir, başka kimseler onu yerine getiremezler. Allah’u Teâlâ şöyle buyurdu: “And olsun ki, sizden cihat edenleri ve sabredenleri ayırt edinceye kadar elbette sizi imtihan edeceğiz ve sizin haberlerinizi (söz ve fiillerinizi) de sınayacağız.”[3] Vehb. b. Münebbih şöyle derdi: “Bir insan belayı nimet rahatlığı da musibet saymadıkça kamil bir anlayışla fakih olamaz.”
3. Cemaat olmak güç ve kuvvettir: Bahsedilen o gurup Kâbe’nin duvarına asılı olan anlaşma kâğıdını bir araya gelerek ve ağız birliği yaparak çekip almışlardı. Bu gün müslümanların saflarını ve sözlerini birleştirmeleri ve tek bir beden gibi olmaları daha çok elzemdir. Bu ümmetin övgüsünün ve yeryüzündeki muallimliğinin, cemaati tesis etmeden geri geleceğini zannedenler yanılırlar. Allah’u Teâlâ Âli İmran suresinde cemaat halindeki bu ümmetin etkisine şöyle işaret etmiştir: “Sizler insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirir ve Allah’a iman edersiniz.”[4] Numan b. Bişir radıyallahu anh’dan Nebi sallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “ Aza şükretmeyen çoğa şükretmez, insanlara teşekkür etmeyen Allah’a teşekkür etmez ve Allah’ın nimetlerinden bahsetmek şükürdür, bahsi terk etmek nankörlüktür. Cemaat rahmet ve ayrılık azaptır.”[5]
4. Güven içerisinde olmak bir nimettir: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ve ashabı Mekke’de uzun zaman emniyet içerisinde olmayı hissedemeden yaşadılar. Kureyiş birçok kez onu öldürmek için çabaladı. Ashabı kendilerini Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in etrafından kaçırılacakları hissini yaşadılar. Ubeydullah b. Mıhsan’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “ Sizden malı ve ehli içerisinde emniyette, bedeni afiyette ve bir günlük yiyeceği de yanında olarak sabahlayan, sanki dünyanın en değerlilerine haiz olmuş gibidir.”[6] Müslüman güvende olmayı kaybettiği zaman huzursuzluk hisseder ve etrafındaki bütün lezzetli olan şeyler bozulur. Çünkü güvende olma nimeti büyük bir nimettir ve çok şükretmeyi gerektirir. Allah’u Teâlâ şöyle buyurdu: “Bu evin rabbine ibadet edin. O sizi açlıktan doyurdu ve korkudan emin kıldı.
[1] Buhari 6416
[2] Sahih Hadis: Ahmed 2/24
[3] Muhammed suresi 31
[4] Âli İmran suresi 110
[5] Hasen Hadis: Ahmed 5/211
[6] Hasen Hadis: Tirmizi 1903, İbni Mace 4141