47. MEKKE’NİN DIŞINDA ALLAH’A DAVET VE ENSAR İLE İLK KARŞILAŞMA

Allah Azze ve Celle Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in kavmini davette karşılaştığı acıları ve kendisine isabet eden üzüntüleri hafifletmişti. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem onların inat, yalanlama ve kibirleri neticesinde felaketi tadan geçmiş ümmetlerin yolunu tercih ettiklerini düşünüyordu. Yalan ve alaya almaların devamı, ayetlere karşı inatçılığın ve yüce vahyin kendilerine getirmiş olduğu acı veren sözlerin neticesinden Kureyiş’ in aleyhine korkuyordu. Allah Subhanehu ve Teâlâ Mekke’nin o döneminde Nebi sallallahu aleyhi ve sellem teselli eden, bu hak davetin tabiatını ve insanlara karşı nasıl davranılması gerektiğin açıklayan Yusuf suresinde ki bazı ayetleri indirdi. Zikri yüce olan Allah şöyle buyurdu: “Sen hırslı davransan da insanların çoğu iman etmezler. Sen onlardan bir ücret de istemiyorsun. Bu ancak âlemler için bir öğüttür. Göklerde ve yerde nice ayetler var ki onlardan yüz çevirerek geçip gidiyorlar. İnsanların çoğu Allah’a ancak şirk koşarak iman ederler. Allah’ın azabından bir şeyin kendilerini kaplamasından yahut farkına varamadıkları halde ansızın kıyametin gelmesinden emin mi oldular? Deki: ‘İşte bu benim Allah’a davet ettiğim yoldur. Ben ve bana tabi olanlar basiret (kesin bir bilgi) üzereyiz. Allah eksiklerden münezzehtir ve ben müşriklerden değilim.’”[1]

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem sıkıntılara ve acılara rağmen davetine güzel bir şekilde yapıyor ve insanları davet etmek, tebliğ etmek için kaçıracak hiçbir fırsat bırakmıyordu. Özellikle Mekke’de her kabileden ve boydan insanların toplandığı hac mevsiminde yapıyordu. “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hac mevsiminde kendisini insanlara arz ediyor ve şöyle diyordu: ‘Beni kavmine götürecek bir adam yok mu? Çünkü Kureyiş beni rabbimin sözünü tebliğ etmeme engel oldular.’”[2]

(Hac mevsiminde) ensarlı bir gurup Medine’den Peygamberliğinin gelişinin on birinci yılında birinci Akabe biatı için ve on ikinci senesinde de ikinci akabe biatı için gelmişlerdi. Medine de Evs ve Hazreç kabileleri yaşıyorlardı. Yahudiler de onların anlaşmalı oldukları kimselerdi. Evs ve Hazreç kabileleri babadan ve anneden kardeş idiler. Onlar aslen Yemenden Sebe kavminden idiler. Aralarında bazı kimselerin öldürülmesinden dolayı düşmanlık meydana gelmişti ve aralarındaki savaş Allah’ın İslam ile söndürmesi ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’in de aralarını birleştirene kadar yüz yirmi sene devam etti. Allah Azze ve Celle Âli İmran suresinde şöyle buyurdu: “Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Zira sizler düşmanlar idiniz, sizin kalplerinizi birleştirdi ve onun nimeti ile kardeşler oluverdiniz.”[3] Ensar ve Nebi sallallahu aleyhi ve sellem arasındaki en verimli karşılaşma hac mevsiminde Hazreç kabilesinden bir gurupla Mina’da Akabe mevkiinde olmuştu. Siyer ehli bunu kaydetti ve diğer karşılaşmaların dışında bu meşhur olandır. Zira bu buluşma birinci Akabe biatine açık bir hazırlık olmuştur.

İbni İshak dedi ki: “Bana Asım b. Ömer b. Katade kavminin yaşlılarından rivayetle şöyle haber verdi: ‘Onlar Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile karşılaştıklarında onlara: ‘Sizler kimsiniz?’ dedi. Onlar: ‘Biz Hazreçli bir gurubuz’ dediler. Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ‘Size Yahudiler komşu mu?’ dedi. Onlar: ‘Evet’ dediler. ‘Sizinle konuşmam için oturmaz mısınız?’ dedi. Onlar: ‘Tabiki dediler’ Onlar, onunla birlikte oturdular. Onları Allah’a davet etti, İslam’ı anlattı ve onlara Kur’an okudu. Onlar birbirlerine dediler ki: ‘Ey kavmimiz! Vallahi biliyorsunuz ki, bu Yahudilerin sizi tehdit ettiği Peygamberdir. Yahudiler bu konuda sizden önce davranmasın.’ Hazreçliler Peygamberin davetini onu tasdikleyerek, İslam’dan kendilerine bahsettiği şeyi kabul ederek çağrısına cevap verdiler. Ona dediler ki: ‘Bizler kavmimizi, aralarında hiçbir kavmin olmadığı kadar düşmanlık ve şer olduğu halde bıraktık. Umulur ki Allah seninle onların arasını birleştirir. Onlara gideceğiz ve senin emrine onları davet edeceğiz’… Sonra Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanından memleketlerine dönmek için ayrıldılar. Onlar iman edip tasdik ettiler. Bu yaşlı kimseler bana onların altı kişi olduğunu zikrettiler. Onlar: Esat b. Zurare, Avf b. El Haris, Rafi b. Malik, Kutbe b. Âmir, Ukbe b. Âmir ve Cabir b. Abdullah’tır. Medin’ye kavimlerinin yanına geldikleri vakit, onlara Allah’ın Rasûlü’nü anlattılar ve onları İslam’a davet ettiler. Nihayet onların arasında İslam yayıldı da içerisinde Allah’ın Rasûlünün bahsedilmedği ensarın evlerinden hiçbir ev kalmadı.’[4]

 

[1] Yusuf suresi 103-108

[2] Sahih Hadis: Sahiha 1947

[3] Âli imran suresi: 103

[4] Hasen Hadis: Siyreti İbni Hişam 2/37-39, İbni Abu’l Ber 67

Leave a Reply