48. MEKKE’NİN DIŞINDA ALLAH’A DAVET VE ENSAR İLE İLK KARŞILAŞMA KONUSUNDAN ÇIKARILACAK DERSLER
1. İslam davetinin âleme yayılması: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Mekke’nin dışındaki bölgelere bakıyor, daveti ve risaleti için dünyayı saran bir yol görüyordu. O, bu büyük dinin gelecekte ufukları dolduracağına kesin kes inanıyordu. Allah Teâlâ onu teyit ederek şöyle buyurdu: “Biz seni insanların tamamına müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat insanların çoğu bilmezler.”[1] Yine zikri yüce olan Allah şöyle buyurdu: “Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.”[2] Bundan dolayı Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kabileler arasında dolaşır, çeşitli bölgelerden ve mıntıkalardan gelen gurupları hac mevsiminde güzel bir şekilde değerlendirirdi. O, gelecekte bir ümit ve yakın bir yardım görüyordu. Mikdad radıyallahu anh’dan Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Bu din gece ve gündüzün ulaştığı yere ulaşacaktır. Allah şehir ahalisinin ve köy ahalisinin evinden hiç birini bırakmaksızın bu dini o eve girdirecektir. Aziz olan azizlikle zelil olan da zelillikle olacaktır. Azizlik Allah’ın İslam ile aziz kıldığı zelil ise küfürle zelil kıldığıdır.”[3]
2. Gariplik günlerinden davetin bereketli olması: Muhakkak ki hakkın garip olduğu günlerde davetin sıkıntılarına, haddi aşmalarından ve şehvetlerinden dolayı kaygılı olup kibirli kimselerin ezalarına sabretmekte büyük bir ecir vardır. Aynı şekilde insanların şehvetlerinin ve lanetli iblisin vesveselerinin kurbanı olduğu günlerde Allah’a sımsıkı bağlanıp sebat etmekte büyük sevaplar ve âlemlerin rabbinin katında en yüksek dereceler vardır. Allah bu sabır günlerindeki samimi kimselerin cihadını, gelecek rahatlık günlerinde ve mümin, ihlas sahibi kimselerin güçlü olduğu günlerde ışıklarının her eve girebilmesi için yayılan bir bereket yapacaktır. Allah Teâlâ Ankebut suresinde şöyle buyurdu: “Bizim uğrumuzda cihat edenleri yollarımıza hidayet edeceğiz. Muhakkak ki, Allah Muhsinlerle beraberdir.”[4]
Allah Subhanehu ve Teâlâ bu gariplik günlerinin ve doğruluğun bereketi ile İslam’ın kahramanlarını ve zamanın liderlerini ortaya çıkarmıştır. Enes radıyallahu anh’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki onlar içerisinde dini üzere sabreden kimse kor ateşi elinde tutan gibidir.”[5]
3. Cemaat rahmettir ve İslam tek çözüm yoludur: İslam tek başına beşeri sorunların hepsi için çözüm yoludur. Yüz yirmi seneden beri devam eden Evs ve Hazreç kabilelerinin savaşı İslam kardeşliği ve Rahmanın azameti karşısında tevazu göstermekle çözülmüştür. Aynı şekilde bu günkü ümmetin sorunlarını da İslam ve Allah için sevmek çözecektir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurdu: “Allah’ın ipine topluca sarılın ve ayrılığa düşmeyin. Allah’ın üzerinize olan nimetini hatırlayın. Zira sizler düşmanlar idiniz O, kalplerinizi birleştirdi ve onun nimeti ile kardeşler oluverdiniz. Sizler ateş çukurunun kenarında idiniz, sizi oradan kurtardı. İşte Allah ayetlerini sizin için böyle açıklar umulur ki hidayet bulursunuz.”[6] Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Üç şey vardır ki kimde bulunursa imanın tadını almıştır. Allah ve rasülü kendisine her şeyden daha sevimli gelmek, bir kimseyi Allah için sevmek ve ateşe atılmaktan hoşlanmadığı gibi Allah kendisini küfürden kurtartırdık tan sonra küfre geri dönmekten hoşlanmamak.”[7]
4. La ilahe illallah olmadan kurtuluş yoktur: İnsan insanlar için ve insanlık için her ne hayır yaparsa yapsın La ilahe illallah metodu üzere olmazsa kıyamet günü o şeyler boşa gidecektir. Böyle bir insan dünyada iken dünya ehlinden en güzel senalar, bol övgüler ve metihler ile yahut da mal, makam ve dünya hayatının metaından benzeri bir şey ile ecrini almıştır. Bundan dolayı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kabileler arasında bütün açıklığı ie şöyle söylüyordu: “Ey insanlar La ilahe illallah deyin kurtulun”
[1] Sebe suresi 27
[2] Enbiya suresi 107
[3] Sahih Hadis: İbni Hibban 1631, 1632
[4] Ankebut suresi: 69
[5] Sahih Hadis: Sahih’i Süneni Tirmizi 1844
[6] Âli İmran 103
[7]Buhari 21