5. NEBİ(S.A.V.)’IN DOĞUMUNDA HEMEN ÖNCE MEKKE’DEKİ YAŞANTI
Bu ümmet içerisine karanlıklardan nura; cahiliye ve küfür karanlığından iman ve ihsan nuruna çıkarması için yol gösterici ve tebliğci olarak Muhammed (s.a.v.) göndererek ihsanda bulunan Allah’a hamd olsun. O toplumda güçlü olan zayıfı yiyor, fakir kız çocuğunu babası diri diri gömüyor, insanlar başlarını taşlara eğiyordu. Taassup iyice kararmış ve insanların akıllarına hükmeder hale gelmişti. Allah Subahanehu bu günahları bitirmek için insanlara yüce hidayetini arz etmeyi ilan etti ve ümmeti bu Kur’anla ihya etmesi için Muhammed (s.a.v.)’ı gönderdi. Allah Kasas suresinde Mekke’nin halini şöyle anlatır: “Dediler ki: Eğer biz seninle birlikte hidayete tabi olursak yurdumuzdan çıkarılıp atılırız. Katımızdan bir rızık olması için her şeyin semeresinin kendisine toplandığı, haram ve emin bir (yere) onları yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.”[1]
Mekke’deki iktisat öncelikle ticaret üzere idi. Sanat ise azdı. En bariz sanat işleri; mızrak, kılıçtan silah sanatı, zırh ve okçuluk sanatı sonra da çömlekçilik sanatı idi. Lakin bunların en önemlisi ticaret idi.
Mekke’nin dini konumu orayı Arapların ve dünyanın merkezi haline getirmişti. Mekke’nin bu saygınlığı İbrahim (a.s.)’a uzanır. Çünkü (İbrahim {a.s.} eşi olan) Hacer ve süt emen oğlu İsmail {a.s.} Mekke’nin ilk sakinleri idiler. İbrahim (a.s.) onları insanın ve hiçbir şeyin olmadığı o mübarek yere bıraktığında şu duayı yapmıştı: “ Ey Rabbim! Ben ailemi namaz kılmaları için haram evinin yanı başına ziraatın olmadığı bir vadiye yerleştirdim. İnsanların kalplerini onlara yönlendir ve onları meyvelerle rızıklandır. Umulur ki onlar şükrederler.”[2]
Sonra Allah’ın evinin velayeti İsmail (a.s.)’a geçmiş ondan sonra da onun nesline geçmişti ki onlar Hicaz bölgesinde yayıldılar, çoğaldılar ve İslam üzere idiler. Onlar birçok asırlar İbrahim (a.s.) ve İsmail (a.s.)’ın dini üzere kaldılar. Nihayet onlar içerisinde Amır b. Lühayyı adında birisi türedi ve şirki ortaya çıkardı ve İbrahim (a.s.)’ın dini değiştirdi.
Abdullah b. Mesut (r.a.) dan Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Putlar için hayvanları ilk defa serbest bırakan ve putlara ibadet eden Ebu Huzaa Amır b. Amir dir. Ben onu ateşin içerisinde bağırsaklarını sürürken gördüm.”[3]
Araplar Rasûlullah (s.a.v.)’ın doğumuna kadar bu halde olmaya devam ettiler. Allah bu günahları bitirmeyi ve insanlık için yüce hidayeti arz etmeyi ilan etti. Bu kerim Nebi madeni temiz bir aileden ve şerefli bir nesilden meydana geldi. Vasıla (r.a.)’dan Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Muhakkak ki, Allah beni İsmail’in oğlu Kinane’den seçti. Kinane den Kureyş’i Kureyş’den Haşimi ve Haşim’in oğullarından da beni seçti.”[4]
Kuşkusuz Nebi (s.a.v.) Habeşlilerin Mekke’ye hücum ettiği sene olan 570 yılında doğdu. Dedesi Abdulmuttalib’e onu Muhammed diye isimlendirmesi ilham edildi.
Gerçek Müslüman Nebi (s.a.v.)’ın doğum yılını her an yaşar. Bu da onun hidayetine ve güzel ahlakına uymakla olur. Yine her an onun cihadını (gayretini) yaşar. Müslüman nefsi ve hevası ile cihat ettiğinde Aziz ve Kerim olan Allah’ın yolundadır. Hayatının bazı bölümlerinde ahireti ve Aziz ve Rahim olan Allah’ın huzurunda durmayı hatırladığı zamanda Nebi (s.a.v.)’ın vefatını hisseder.
[1] Kasas suresi 57
[2] İbrahim suresi 37
[3] Ahmed 1/446
[4] Müslim 2276