6. NEBİ(S.A.V.)’IN DOĞUMUNDA HEMEN ÖNCE MEKKE’DEKİ YAŞANTI KONUSUNDAN ÇIKARILACAK DERSLER

1. Güvende içerisinde olma ve rızkın da bol olması nimetlerin en büyüklerindendir:  Allah Teâlâ Mekke ehline bu iki büyük nimeti ihsan etti ve şöyle buyurdu: “…Katımızdan bir rızık olması için her şeyin semeresinin kendisine toplandığı, haram ve emin bir (yere) onları yerleştirmedik mi? Fakat onların çoğu bilmezler.”[1] Tefsircilerden Katade dedi ki: ‘Mekke ahalisi istedikleri yere güvenli bir şekilde giderlerdi. Onlardan biri başka bir yere çıktığında: ‘Ben Mekke ehlindenim’ derdi ve o kimseye dokunulmazdı. Onlardan başka kimseler çıktıklarında ise öldürülürlerdi.’

Abdullah b. Mıhsan (r.a.)dan Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Sizden kim malı ve ehli içerisinde güvenlikte, bedeni sağlık içerisinde ve bir günlük yiyeceği varken sabahlarsa, sanki dünyayı bütün yönü ile elde etmiş gibidir.”[2] (Emniyet içerisinde olmanın ve karnımızı doyuracak kadar iaşenin olması Allah’ın bir nimetidir. Bu nimeti çok iyi değerlendirmeli ve Allah’a ve Resûlüne itaat edip salih amel işleyerek şükrü eda etmeliyiz.”

2. Felsefi akımın etkisi ve yabancıların taklit edilmesi (ümmet içerisindeki önemli tehlikelerden biridir): (Arap) milleti İbrahim (a.s.)’ın dini üzere idi. Bu, Allah’ın Nebileri ve Rasulleri için razı olduğu hak olan menhectir. (metottur) Bu menhec, tevhit ve sadece Allah’ı tazim etme menhecidir. Bu durum fesatçı Amır b. Luhyi kainat ve hayattan oluşan Roman felsefesi ile fitne çıkarıncaya kadar devam etti. Bu inancı tohumunu Arap yarım adasına dikti ve şirk o vakitten beri bilinir hale geldi. Allah Azze ve Celle İbrahim (a.s.)’ın dini hususunda şöyle buyurur: “ İbrahim’in dininden yüz çeviren kimse ancak kendi nefsinin ahmaklığındadır. O’nu bu dünyada seçtik ahirette de Salihlerdendir.”[3]

İbni Kayyım (rh.a.) dedi ki: “Sana, hüsranını bulaştırmaması için Kitap ve sünnet ehline düşmanlık eden kimselerden sakın ve insanları çoğunun helak olduğu iki düşmandan da sakın; şüphelerle ve süslü sözlerle Allah yolunda saptıran ve dünyasına ve liderlik sevdasına düşkün olan kimseden.

3. Nebi (s.a.v.)’ın nesebinin bilinmesi ve bunun davetteki etkisi:  Allah Nebisini nesep yönü ile Arabın ortasından seçti. O, temiz, nesebi şerefli ve makamı yüksek bir madende yetişti. Araplara göre faziletlerin ve iyiliklerin özünü toplamıştı. Örf ve adetlerden onu lekeleyici her şeyden de uzaktı.

İmam Buhari Nebi (s.a.v.) soyu ile ilgili şunları nakleder: O (Nebi s.a.v.) Ebu l- Kasım, Muhammed b. Abdullah b. Abdulmuttalip b. Haşim b. Abdumenaf b. Kasi b. Kilab b. Mürre b. Kab b. Lüi b. Galip b. Fehr b. Malik b. Nadır b. Kina b. Huzeyme b. Müdreke b. İlyas b. Mudar b. Nezzar b. Ma’d b. Adnan dır.

Melik Hıraklı kendisine gelen elçilere O’nun nesebi sizin aranızda nasıldı? Diye sorunca elçi: ‘ O bizim aramızda güzel bir nesebi olan kimsedir’ dedi. Hıraklı: ‘Peygamberler kendi toplumlarının soyundan işte böyle peygamber olurlar’ dedi. (Bu  ve benzeri yerlerde Nebi (s.a.v.)’ın nesebi (soyu İslam davetine olumlu etkiler yapmış İslam’ın yayılmasına katkıda bulunmuştur.)

 

 

 

[1] Kasas suresi 57

[2] Sahih Hadis: Tirmizi 2347, İbni Mace 2/522

[3] Bakara suresi 130

Leave a Reply