Kalbin etkilendiği ve onayladığı her düşünceye (iyi–kötü, doğru–yanlış ) iman denir.

İnsan kalbi bütün organlara hâkimdir. Kul, kalpten kaynaklanmayana hiçbir iradî (isteğe bağlı) fiilde bulunamaz.

İman yeri kalp olduğuna göre iman duygulardan oluşur.

Sevgi, korku ve ümit duygularında en büyük payın Allah için olması gerekir.

İmanın kalbe girişi küçük bir şeyle başlar. Ancak bakıma ve gelişmeye ihtiyaç duyar. Bu ise, kalbi harekete geçiren ameller yoluyla gerçekleşir. Bu nedenle düşünmek (tefekkür), duyguları harekete geçirmek ve imanı artırmak için önemli bir ibadettir. Ancak düşünceye bir amel eşlik etmediği sürece bu alandaki artış sınırlı olacaktır.

-Zikir ile beraber kalbin uyumu,

-Dua ile beraber kalbin hazır olması,

-Günahları düşünmekle beraber tevbe ve istiğfar,

-Yetimi düşünmekle beraber başını okşama ve yardım,

-Ölümü–hesabı düşünmekle beraber salih bir amel gibi.

Öyleyse önce kalbi hazırlamak ve imanı hareketlendirmek, sonra da amel işlemek gerekir.

İbadet ve itaatte bulunduktan sonra imanın artıp artmadığını gösteren en doğru ölçü, davranışların güzelliğidir. Kulun yerine getirdiği ve kalbi beraberinde hareke geçiren ibadet o kişinin imanını artırır. Daha sonra buna bağlı olarak onun davranışlarını ve hayat tarzını güzelleştirir.

Buna karşılık davranışlarda bu etkinin ve olumlu iyileşmenin olmadığı birçok ibadet, kalbin bu ibadetlerle birlikte hareket etmediğini gösterir. Bu ibadetler kalpteki imanı artırmamış, sadece organlarla yerine getirilmiştir. Dolayısıyla asıl büyük hedefini yani kalpteki iman ve takvayı artırmayı gerçekleştirmemiş olur.

Kalpteki imanı uyandırmak için en önemli araç Allah korkusudur. Onunla birlikte kalbi gafletten uyandıran diğer yol ise Allah’a duyulan sevgi ve özlemdir.

İmanı artırma ve duyguları Allah’a yöneltme hususunda Kur’an’ın gücü eşsizdir. Bunu gerçekleştirmek için Kur’an’ın kullandığı metotlardan bazıları şunlardır:

  1. Kur’an; varlığın görülen ve görülmeyen bütün hakikatlerini sunar. Dünyanın ve ahiretin hakikatini, Allah’ın mükâfatının ve cezasının eşsizliğini, yaradılış gayesini vb.
  2. Kur’an gerçek İslam düşüncesinin dayandığı iman edilmesi gereken anlamları sık sık tekrar eder.
  3. Kur’an duyguları harekete geçirmek için çeşitli yöntemlerden faydalanır:
  4. a) İnsanın kalbini ve hislerini doğrudan etkileyen teşvik ve korkutma içeren vaaz ve hitaplar,
  5. b) İnsanın akıl ve kalbini etkileyen kıssa anlatımı,
  6. c) Amelin üstünlüğü, önemi ve insana sağladığı faydaların zikredilmesi,
  7. d) Geçmişi ve Allah’ın kula verdiği nimetleri hatırlatma.

Yeryüzü, Kur’an’ı gerçekten çok okuyan fakat bir değişim hissetmeyip bahsedilen imanın tadını alamayan Müslümanlarla dolu. Bunun sebebi ise Kur’an’ı, anlamına ve O’na uygun davranma yoluna bakmadan sadece sevap kazanmak için okuyor oluşumuzdur. Halbuki O’nu okumaktaki ilk amaç anlamak, amel etmek ve böylece imanı artırmaktır. Bu da çalışmayı, sabretmeyi ve istikrarlı olmayı gerektirir.

Anlamadan, düşünmeden ve etkilenmeden okuduğumuz Kur’an binlerce kez hatim yapsak dahi imanımızı artırmayacaktır.

O halde Kur’an ile olan her birlikteliğimizde parolamız okuduğumuzu anlamak ve etkilenmek için çaba göstermek olmalıdır.

Kur’an sayesinde imanı artırmanın, böylece Allah’a yaklaşmanın yolu Kur’an’dan etkilenmektedir. Bunun için de uygulamaya sokulacak çeşitli metotlar vardır:

  1. Yüce Allah’a bize, Kur’an’ı anlama ve O’ndan etkilenme kapılarını açması için dua ve ısrar etmek,
  2. Kur’an ile günün belli bir bölümünü geçirerek O’nunla ilgilenmek ve mümkün olduğunca bunu vird edinerek şartlar ne olursa olsun buna devam etmek,
  3. Bu birlikteliği gürültüden uzak sakin bir yerde, insanlardan uzak bir mekânda, yorgun, bıkkın ve meşgul olmadığımız bir zamanda yapmak,
  4. Kur’an ile birlikteliğimizden imanımızı artıracak şekilde etkilenmek için kalbî hazırlık yapmak. Bu, Kur’an’ın hitabına kulak verebilmek için duygularını ve yönelişlerini hazırlamaktır. Bu ise ya duyguların etkilenerek harekete geçtiği zamanlardan faydalanmakla veya ölümü hatırlama–okuma-dinleme gibi yollarla Kur’an okumaya başlamadan önce duyguları harekete geçirmeye çalışmakla sağlanabilir.
  5. Mümkün olduğunca sesi güzelleştirerek, işitilecek bir sesle, sakin ve yavaş bir okuyuşla, düzgün bir telaffuzla (mahrece dikkat ederek) ve tertil üzere (tecvid kaidelerine riayet ederek) Kur’an okumak,
  6. Okuduklarımızı düşünmek ve anlamak. Zaten ayetlerin büyük çoğunluğunun anlamı açık ve anlaşılması kolaydır. Okuyuş esnasında zihin karıştığında ya da dünyayla ilgilenildiğinde o kısımları tekrar okumalı ki Allah, kelamını anlama hususundaki çabamızı görsün ve bize kavratsın.
  7. Okunan ayetlerle kalbin uyumu ve harekete geçişinin yakalandığı anları ganimet bilip uyum olduğu sürece o ayetleri tekrar etmek,
  8. Her bir hatim boyunca öğrenilecek, amel edilecek ve bu şekilde imanın kendisiyle artacağı imanî bir kavram üzerinde yoğunlaşmak,
  9. Kur’an okurken sanki O kendisine hitaben indirilmiş, Allah direkt olarak kendisine sesleniyormuş gibi kendini hitabın muhatabı kabul etmek,
  10. Önyargılarını terk etmeye çalışmak. Kendi önyargılarıyla Kur’an’a yaklaşan kimseler, satırlar arasında yalnızca kendi düşüncelerini okurlar ve bu nedenle Kur’an’ın iletmek istediği mesajı kavrayamazlar.

Kur’an’ın ilk muhatabı olan sahabiler O’ndan gereğince ve yeterince faydalandılar. Çünkü onlar Kur’an’ı kültürlü olmak, üzerinden bir şeyler kazanmak, bilgisini arttırmak ya da zevk almak için değil, anlamak ve anladığını uygulamak yani O’nunla amel etmek için okuyor ve öğreniyorlardı.

*‘Kur’an Yoluyla İmanı Yapılandırma’ ve ‘Çıkış Yolu Nerede?’ Dr. Mecdi Hilali – Beka kitaplarından derlenmiştir.

Kur’an Okuma ve O’na Tutunma İle İlgili İki Önemli Hadis:

  1. “-Müjdelenin, müjdelenin! Sizler Allah’tan başka ilah olmadığına ve benim Allah’ın Rasulü olduğuma şahitlik etmiyor musunuz? Sahabiler dediler ki:

-Evet (ediyoruz). Bunun üzerine Rasulullah (sav) buyurdu ki:

-Şüphesiz ki bu Kur’an bir iptir. O’nun bir ucu Allah’ın elinde, diğer ucu da sizin elinizdedir. O’na sımsıkı tutunun. Elbette ki sizler ondan sonra ebediyen dalalete düşmez ve helak olmazsınız.”

[İbni Humeyd Müntehibu minel Müsned 1/58, İbni Ebi Şeybe Musannef 12/165 No:10055, İbni Hibban Sahih (Mevarid) 1792, Taberani M. Kebir 22/188 No:491, İbnu Nasr Kıyamu’l Leyl 74, Albani Sahiha 713, Sahihu Camiis Sağir 34]

  1. “Ümmetimin münafıklarının çoğu, onun karileri(okuyucuları)dir.”

[İbni Mübarek Zühd 451, Ahmed 2/175 No:6633, 4/151, İbni Adiy Kamil 1/211, Hatip Tarihi Bağdad 1/51/1, İbni Asakir Tarihi Dimeşk 1/19/10, Albani Sahiha 750, Sahihu Camiis Sağir 1203]

Leave a Reply