SÜFYAN-I SEVRÎ, NASİHATİ ve HAKKINDA ALİMLERİN SÖZLERİ
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Hakkında: İslâm âlimlerinin büyüklerinden. Süfyan bin Saîd bin Mesrûk el-Kûfî’nin künyesi, Ebû Muhammed veya Ebû Abdullah’tır. H. 95 (m. 715) senesinde Kûfe’de doğdu. H. 161 (m. 778)’de Basra’da vefat etti. Tebe-i tâbiînin büyüklerindendir. İlmini, zamanındaki büyük âlimlerden öğrendi. Hadis ve fıkıh ilminde yüksek derecede olup müctehid idi. Mezhebi zamanla unutuldu.
Hadis, fıkıh, tefsir gibi ilimlerde zamanın eşsizlerindendi. Haramlardan kaçıp şüpheli şeyleri yapmamakta nihayete erenlerdendi. Edep ve tevazuda (alçak gönüllülükte) benzeri azdı. Camiu’l-Kebir, Camiu’s-Sagir ve Feraiz isimli kitapları meşhurdur.
Ali b. Hasen es-Sülemi’ye Nasihatı:
- Her zaman ve her yerde doğru ol. Yalan ve sözünde durmamak gibi şeyler ile bu işleri yapanlarla ilişki kurmaktan/düşüp kalkmaktan sakın. Çünkü böyle kimselerle beraber olmak, günaha sebep olur.
- Ey kardeşim, sözlerinde ve işlerinde riyadan sakın. Çünkü riya (gizli) şirktir.
- Ucubdan (kendini ve yaptıklarını yeterli görmekten) de kendini muhafaza et. Çünkü ucub bulunan salih amel, (Allah’a) yükseltilmez.
- Sen dinini, dini üzerine titreyen kimselerden (sünnete bağlı, ilmiyle amel eden âlimlerden) öğren. Çünkü dininde hassas olmayan, ilmiyle amel etmeyenlerin hali, hasta olup kendisini tedaviden ve kendine bir çare bulmaktan âciz olan tabibin hâline benzer. Böyle bir tabip, insanların hastalıklarını nasıl teşhis edip tedavi edebilir? Onlara nasıl ilâç tavsiye eder? İşte dini üzerine titremeyen, senin dinine (zarar gelir diye) nasıl titrer? (Ne derecede titizlik gösterebilir?)
Ey kardeşim! Senin dinin ancak etin ve kanın yerindedir.
- Kendin için ağla. Kendine merhamet et. Sen kendine acımazsan, başkası hiç acımaz.
- Senden dünya sevgisini giderip ahirete hazırlık için teşvik eden kimselerle oturup kalk. Dünya işine dalıp ahireti unutanlarla düşüp kalkmaktan uzak dur. Çünkü dünyaya dalanlar senin dinini ve kalbini bozarlar.
- Ölümü çok hatırla. Geçmiş günahlarından dolayı çok istiğfar et ve ömrünün kalanı için Allah’tan selamet iste.
- Sonra ey kardeşim, güzel edebe ve güzel ahlâka sıkıca sarıl.
- Cemaate muhalefet edip onlardan ayrılmaktan sakın. Çünkü hayır, cemaattedir. Fakat dünyayı seven kimse, bir ev bina eden ve diğer sefer de onu harap eden kimse gibidir.
- Dini hakkında senden bir şey soran her mümine nasihatte bulun. Allah’ın razı olduğu bir işte, seninle müşavere eden (sana danışan) bir kimseden hiçbir şeyi gizleme. Bir mümine hıyanet etmekten çok sakın. Kim bir mümine hıyanet ederse, Allah’a ve Rasûlü’ne (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hıyanet etmiş olur.
- Mümin bir kardeşini Allah için sevdiğin zaman, canını ve malını ondan esirgeme.
- Düşmanlık, münakaşa ve riyakarlıktan sakın. Çünkü bu durumda zalim, hain ve günahkar olursun.
- Her yerde sabırlı ol. Sabır; hayra ve iyiliğe, bunlar ise cennete götürür. Hiddet ve gazaptan da kendini muhafaza et. Bu ikisi insanı kötülüğe çeker. Kötülükler ise cehenneme götürür.
- Âlimlerle münakaşa yapma. Bu seni sevilmeyen biri yapar. Âlimlerin yanına sık sık gidip gelmek rahmettir. Âlimlerle irtibatı kesmek ise Rahman’ı kızdırır. Çünkü âlimler Nebilerin hazinedarları ve miraslarının sahiplerdir.
- (Dünyaya rağbeti terk ederek) zühde sarıl ki, Allah sana dünyanın çirkinliğini göstersin. (Şüphelilerden sakınarak) veraya yapış ki, Allah hesabını hafifletsin.
- Seni şüpheye düşüren şeyleri bırakıp şüpheye düşürmeyen şeylere sarıl ki (günaha düşmekten) salim olasın. Şüpheyi kesin bilgiyle gider ki dinin sağlam olsun.
- İyiliği emret ve kötülükten alıkoy ki Allah’ın sevgilisi/sevdiği kul olasın.
- Fasıklara buğzet (onları sevme) ki bununla şeytanları kovabilesin.
- Dünyada kavuştuğun nimetlerden dolayı sevinci ve gülmeyi azalt ki, Allah’ın nezdinde kuvvetin artsın.
- Ahiretin için çalış, dünya işlerin için Allah sana yeter. İçini, kalbini güzelleştirirsen, Allah da dışını güzelleştirir.
- Hataların için ağla, Refik-i A’lâ ehlinden olursun. Allah’tan gâfil olma. Çünkü Allah senden gâfil değildir.
- Muhakkak ki Allah’ın senin üzerinde çokça hakları ve şartları vardır. Onları yerine getirmen gerekir. Bu vazifelerden gâfil olma. Çünkü Allah senden gâfil değildir ve sen kıyamet gününde onlardan hesaba çekileceksin.
- Dünya işlerinden bir iş yapmak istediğinde itidal sahibi ol, acele etme. Şayet onu ahiret işine muvafık, uygun olduğunu görürsen ona yapış. Yoksa dur, ona yapışanların ne yaptıklarını ve ondan nasıl kurtulduklarını gör. Allah’tan afiyet dile.
- Ahiretle alâkalı bir işe yöneldiğin zaman ciddiyetle o işe giriş. O işle senin arana şeytan girmeden önce acele edip onu hemen yap, geciktirme!
- Çok yeme, yediğin miktar oranında iş yapamazsın. Elbette ki o hal çirkin görülür. Yerken de niyetsiz ve isteğin olmadan yeme. (Yemeği sıhhat ve afiyet sahibi olup daha iyi ibadet ve tâat yapabilmek niyetiyle ye.) Karnını da şişirme, ceset gibi olursun ve Allah’ı anmana mâni olur.
- Üzüntü ve kederi çoğalt. Çünkü müminin amel defterinde hasenat cinsinden bulduğu en çok şey üzüntü ve kederdir.
- İnsanların elindekine tamah etmekten sakın. Çünkü tamah dini helak eder.
- (Dünyaya) rağbet etmekten sakın. Çünkü bu kalbi katılaştırır.
- Dünyaya hırslı olmaktan sakın! Çünkü bu kıyamet günü insanın ayıbını ortaya çıkarıp rezil eder.
- Kalbi ve cesedi, günah ve hatalardan arınmış, eli zulümden uzak, kalbi aldatma, hile ve hıyanetten kurtulmuş, karnı haramdan boş olan kimselerden ol. Çünkü haram ile beslenen vücut cennete giremez.
- Gözünü insanlardan çevir, ihtiyacın olmadan yürüme. Hikmetsiz boş yere konuşma. Senin olmayan şeye elini uzatma.
- Kalan ömrün için kork, bunun hüzün ve endişesi içerisinde ol. Çünkü dininin işlerinden o hususta ortaya çıkacak şeyleri bilemezsin.
- Herhangi bir emanetin sorumlusu/yöneticisi olmaktan sakın. Allah seni zalûm (çok zulmeden) ve cehûl (çok cahillik yapan) diye adlandırmışken nasıl emanetin sorumluluğunu alabilirsin? [“…Muhakkak ki insan çok zalim, çok cahildir.” (Ahzab 72)] Baban Adem (Aleyhi’s-Selam) emaneti muhafaza edemedi, onu yüklendiği günü tamamlayamadan hataya düştü.
- Tökezlemeleri görmezden gel, mazeretleri kabul et ve hataları bağışla.
- Hayrı umulan ve şerrinden emin olunan kimselerden ol!
- Allah’a itaat hiç kimseye buğz etme.
- Genel ve özel herkese merhametli ol. Akrabalık bağlarını kesme. Sana gelmeyene sen git. Seninle alâkayı kesseler de sen akrabanla bağı kesme. Sana zulmedeni affet ki Nebiler ve şehitlerle beraber olabilesin.
- Çarşılara fazla girme. Çünkü çarşılar kurttur ve üzerlerinde elbiseler vardır. Oralarda cin ve insan şeytanlarının dik kafalı asileri bulunur. Oralara girdiğinde yapman gereken marufu emretmen ve kötülükten alıkoymandır. Çünkü oralarda ancak kötülük görürsün. Oranın girişinde dur ve şöyle söyle:
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللهُ وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَ لَهُ الْحَمْدُ، يُحْيِي وَ يُمِيتُ وَ هُوَ حَيٌّ لاَ يَمُوتُ، بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَ هُوَ عَلىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.
“Allah’tan başka ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na aittir. Hayat verir ve öldürür. O diridir, ölmez. Hayır O’nun elindedir ve O her şeye güç yetirendir.” [Tirmizi 3650-3651, İbni Mace 2235, Darimi 2695, Ahmed 1/47 No: 347, Hakim 2017]
Bize ulaştığına göre; çarşıya girip de bu sözleri söyleyen herkese 1.000.000 (bir milyon) sevap yazılır, 1.000.000 günahı silinir ve onun için cennette bir ev yapılır. Çarşıda oturup kalma, ihtiyacını ayakta gider ki dinin selamette olsun.
- Paranın senden uzaklaşmasından sakın. Çünkü o kavrayışın için daha tamamdır.
- Nefsini tatlı/şekerlemelerden men etme! Çünkü o hilimde (sabır ve hoşgörülü olmada) bir artış sağlar. Etten de sakın ve onda ısrarcı olma! Aynı zamanda onu (aralıksız) kırk gün terk etme. Çünkü o ahlakını kötüleştirir.
- Güzel kokuyu reddetme! Çünkü o beyinde bir artış sağlar. Mercimeğe de sarıl! Çünkü o gözyaşı salgılar ve kalbi inceltir.
- Kaba/sert elbise giyin ki imanın lezzetini bulursun.
- Yemeyi azalt ki (namaz için) gece uyanıklığını elde et!
- Oruca devam et. Çünkü o, sana kötülük kapısını kapatır, ibadet kapısını açar.
- Az konuş ki kalbin yumuşak olsun. Suskunluğun uzun olsun ki, vera sahibi olabilesin.
- Dünyaya çok hırslı olma.
- Hasetçi olma ki, anlayışın süratli olsun.
- Çok tan eden kötüleyici olma ki, insanların dilinden kurtulursun. Merhametli ol ki, insanlar arasında sevilen olursun.
- Allah’ın sana yaptığı rızık taksimine razı ol ki, (gönlü) zenginlerden olursun. Allah’a tevekkül et ki, kuvvetli olursun.
- Dünya ehli ile onların dünya (menfaat)leri hakkında münakaşa etme ki, Allah ve dünya ahalisi (insanlar) seni sevsin. Mütevazi (alçak gönüllü) ol ki, iyi amelleri tamamlamış olursun.
- Afiyetle (ağız tadıyla) çalış ki, afiyet sana üzerinden (gökten) gelsin. Çok affeden ol ki, ihtiyaçlarını elde et. Çok merhametli ol ki, her şey sana merhamet gösterir.
- Kıymetli kardeşim! Günlerini, gecelerini ve saatlerini boşa geçirme. Yoksa onlar batıl olarak (boş yere) aleyhine geçip gider. Ey kardeşim susuzluk günü için kendin için (faydalı şeyler) gönder. Çünkü kıyamet günü susuzluğunun giderilmesi ancak Rahman’ın rızasıyla mümkün olur. O’nun rızasına ise sadece O’na ibadet ve taatle ulaşabilirsin.
- Nafile ibadetleri çoğalt ki seni Allah’a yaklaştırsın.
- Cömert ol ki, mahrem şeylerin örtülsün ve Allah sana hesabını ve korkunu hafifletsin.
- Çok iyilik yap ki, Allah sana kabrinde hoşça vakit geçirtir.
- Haramların hepsinden sakın ki, imanın tadını duyarsın.
- Takva ve vera ehli kimselerle otur ki, Allah din işlerini düzeltsin. Din işlerinde Allah’tan korkan kimselerle istişare et, onlara danış. Hayırlı işlerde acele et ki, Allah seninle masiyet (günah olan ve kötü şeyler)inin arasını ayırsın.
- Allah’ı çok an ki, Allah seni dünyada zühd sahibi yapsın. Ölümü çok hatırla ki, Allah sana dünya işini kolaylaştırsın.
- Cennete kavuşmağa arzulu ol ki, Allah seni taate (beğendiği işleri yapmaya) muvaffak kılsın. Cehennemden kork ki, Allah sana musibetleri hafifleştirsin.
- Cennet ehlini sev ki, kıyamet günü onlarla beraber olabilesin. Günah işleyenleri sevme ki, Allah seni sevsin…
- Müminlerden hiç kimseye sövme. Hiçbir iyiliği hor görme.
- Ey kardeşim! Açıkta ve gizlide ilk işin Allah’tan korkmak olsun.
- Ölmüş, sonra diriltilmiş, sonra haşrolup Cebbar Azze ve Celle’nin huzurunda durdurulmuş, ameliyle hesaba çekilmiş, sonra da biri ebedi nimetlerle dolu cennet ve diğeri de içinde her türlü azabın bulunduğu ebedi kalınacak, içinde ölümle kurtuluş olmayacak cehennem olan iki yurttan birine dönmüş olan birisinin korkusu gibi Allah’tan kork! Ve çok affeden ve çok şiddetli ceza verenin Allah olduğunu bilen birinin istemesi gibi iste!
Başarı Allah’tandır, O’ndan başka hiçbir Rab yoktur.
[Ebu Nuaym el-Esbehani, Hılyetü’l-Evliya 7/82]
Alimlerin Süfyan es-Sevri (h.97-161) Hakkındaki Sözleri:
- Evzai Rahimehullah şöyle dedi:
“Ümmetin, razı olma ve sıhhat (güvenilir olma) hususunda hakkında ortak görüş bildirecekleri Süfyan’dan başka (yaşayan) bir kimse kalmadı.”
- Şu’be, Süfyan b. Uyeyne, Ebu Asım en-Nebil, Yahya b. Main Rahimehumullah gibi birçok alim şöyle dedi:
“Süfyan hadiste emiru’l-müminin (müminlerin en önde gelen hadis alimi)dir.”
- Veki Rahimehullah şöyle dedi:
“Süfyan (ilimde) bir deniz (gibi)dir.”
- Abdullah b. Mübarek Rahimehullah şöyle dedi:
“Yeryüzü üzerinde Süfyan’dan daha alim birini bilmiyorum.”
- Süfyan b. Uyeyne Rahimehullah şöyle dedi:
“Ben, Süfyan’dan daha faziletli birini görmedim. Süfyan da kendisi gibi birini görmemiştir.”
- Ebu Bekir b. Ayyaş Rahimehullah şöyle dedi:
“Süfyan ile arkadaşlık yapmış birini gördüm, azametliydi.”
- Yahya b. Main Rahimehullah şöyle dedi:
“Herhangi bir (ilmi) konuda Süfyan’a hiç kimse muhalefet edemezdi. Son söz Süfyan’ın sözü olurdu.”
- İbni Mehdi Rahimehullah şöyle dedi:
“(Tabiin’den biri olan) Ebu İshak el-Sabîî (çocukluğunda) onu görmüş ve (ondaki fazileti fark ederek) şu ayeti okumuştur: ‘Daha çocuk iken ona hikmet verdik.’ [Meryem 19/12]”
- Muhammed b. Abdullah b. Ammar Rahimehullah şöyle dedi:
“Yahya b. Said’i şöyle derken işittim: Süfyan, A’meş’in hadisini A’meş’ten daha iyi bilir.”
- Şuayb b. Harb Rahimehullah şöyle dedi:
“Ben yarın, Allah’tan mahlukatına bir hüccet olarak Süfyan’ı getireceğini ve onlara: ‘(Evet) sizler Nebinize ulaşmadınız (ama) Süfyan’ı gördünüz.’ denileceğini kesin olarak zannediyorum.”
- Abdullah b. Mübarek Rahimehullah şöyle dedi:
“Ben, 1.100 şeyhten (hadis) yazdım. (Süfyan) Sevri’den daha faziletli birinden yazmadım.”
- Hatib Bağdadi Rahimehullah Süfyan hakkında şöyle dedi:
“O; Müslümanların imamlarından bir imamdı, Müslümanların seçkinlerinden bir şahsiyetti, dinin alametlerinden bir alametti. Dini ilimlere vakıf oluşu, hıfzının kuvvetliliği, bilgili oluşu, kavrayışının sağlam oluşu, vera ve zühd sahibi oluşu ile beraber tezkiyeye (başkaları tarafından hakkında hayırla şahitlik yapılmasına) ihtiyaç duymamasına karşın onun imam olduğuna dair icma vardır.”
- İbni Mehdi Rahimehullah şöyle dedi:
“Ben haya ettiğim için ve onun heybetinden dolayı Süfyan’a bakmaya güç yetiremezdim.”
Süfyan-ı Sevri’nin, hadise ve hadis ilimlerine verdiği önemi ve bu ilmin Müslümanlar nazarındaki konumuna işaret eden şu sözü vecizleşmiştir:
“İsnad (hadis rivayetindeki ravi zincirinden oluşan senet), mü’minin silahıdır. Silahı olmadı mı ne ile savaşır?!”
Allah ona rahmetiyle muamele etsin ve makamını Firdevs-i A’la yapsın…