12.NEBİ(S.A.V.)’IN GENÇLİK DÖNEMİNDEN ÇIKARILACAK DERSLER
1. Zulmetmek ve hakkı gasp etmek cahiliye işlerindendir: Ümmetin ikinci kez cahiliye ile vasıflanması sebebiyle, bu işler bugün insanların hayatına yeniden avdet etmiştir. Bugün nice kardeşler yeğenlerinin hakkını yer ve onları mirastan mahrum eder. Nice kiracılar kiraladıkları evde masiyet işler ve ev sahibinin hakkını vermezler. Nice ortaklarda ortağının hakkı ile oynar ve ortağı yokken ona hıyanet ederler.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Muhakkak ki, Allah size emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah bununla size ne güzel öğüt vermektedir. Muhakkak ki, Allah çok iyi işiten ve görendir.”[1] Diğer bir ayette de şöyle buyurur: “…Her kim hıyanet ederse (ganimet malını çalma gibi)kıyamet günü hıyanet ettiği şeyle gelir. Sonra her kese kazandığı şey ödenir ve onlara zulmedilmez.”[2]
Ebu Umame (r.a.) dan Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Her kim bir Müslümanın malını yemin ederek koparıp alırsa, Allah o kimseye ateşi vacip kılar ve cenneti de haram kılar.” Bir adam: ‘Ey Allah’ın Resulü! Az bir şey olsa damı?’ Nebi (s.a.v.): “Ağaçtan bir dal parçası olsa dahi” buyurdu.[3]
2. Adaleti ikame etmek, mazluma yardım etmek için gayri Müslümlerle birlikte hareket etmenin meşru olması: Nebi (s.a.v)’ın Fıcar harbine ve Hılful Fudul’a katılması, hak sahiplerine haklarını vermesi ve insanlar arasında adaleti ikame edip zalimin elini tutması bu konuya örnektir.
Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Onlara bir haksızlık isabet ettiğinde (haddi aşmadan)haklarını alırlar. Kötülüğün karşılığı o kötülüğün aynısı iledir. Kim affeder ve düzeltirse, sevabı Allah katındadır. Muhakkak ki O, zalimleri sevmez. Her kim zulme uğradıktan sonra (haddi aşmadan)hakkını alırsa, o kimselere bir vebal yoktur. Vebal ancak insanlara zulmeden ve haksız yere yeryüzünde taşkınlık eden kimseleredir. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.”[4]
Ebu Bekir (r.a.) dan Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “ Muhakkak ki, insanlar zulmedeni görür de elini tutmazlarsa, Allah’tan bir azabın o insanların hepsini kaplaması yakındır.”[5]
3. Hatice (r.ah.)’nin özellikleri kemale ermiş kadının özelliklerindendir: Birincisi: Hatice (r.ah.) toplumunun eğlencelerine, adiliklerine ve açılıp saçılmalarına iştirak etmemiştir. Bilakis evinde kalmış ve malının ticaretini bizatihi erkeklerle beraber yönelmeksizin yapmıştır. O’nun açılıp saçıldığı ve erkeklere karıştığı bilinmemektedir. O sağlam fıtratı ile örnek olmuş bir kadındır.
İkicisi: Hatice (r.ah.) kocası ile her şeyini paylaşmış ve zor günlerde ve en karanlık günlerde onun yanında olmuştur. Malından dolayı kibirlenmemiş, kocasının izni ile harcamış ve yöneten olmamıştır. O kendisinden sonraki kadınlar için örnek bir şahsiyet olmuştur.
Üçüncüsü: Hatice (r.ah) kendisi ile kocası arasındaki zenginlik ve maldan ayrılmaya razı olduğunda şöhrete kavuşmuş ve insanları etkisi altına alan adetlere itibar etmemiştir.
Dördüncüsü: Hatice (r.ah.) kendisinden razı olacağı kocasına evlenmek için elçi gönderdiğinde zamanın diğer kadınlarından farklı davranmış ve insanların kusurlu anlayışına muhalefet etmiştir. Nebi (s.a.v.) O’nun teklifini kabul ettiğinde Hatice (r.a.) kendisinden on beş yaş büyük olmasına rağmen bu işe girişmiş ve bu yüce tercihe karşılık vermiştir.
[1] Nisa suresi 58
[2] Âli İmran suresi 161
[3] Sahih Hadis: Müslim 137
[4] Şura suresi 39, 40, 41, 42
[5] Sahih Hadis: Ebu Davud 4338