16. MUSTAFA SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM’İN HAYATINDA NÜBÜVVET MERHALESİNDEN ELDE EDİLECEK DERSLER

1. Bu hak dava sebebiyle yalnız kalmak, onunla yücelmek, onun üzerine sebat etmek ve boş şeylerde insanlara iştirak etmemek: Müslümanın bugün bu yalnızlığı hissetmesi gerekir. Çünkü bu imani bir sorumluluk, Allah’a karşı sadık olmaktır. Bu hale Müslüman dünyadan uzaklaşır, ahiret ücretini hesaba katar ve iman edenleri korkutan kuruntulardan insanların topladıkları şeylere önem vermemiş olur.

Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Bazı insanlar müminlere: ‘Size karşı insanlar (müşrikler) toplandı, onlardan korkun derler.’ (Bu söylenti) iman edenlerin imanını arıtır ve bize Allah yeter O ne güzel vekildir derler.”[1]

Abdullah b. Mesut radıyallahu anh’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Muhakkak ki İslam garip olarak başladı ve garip olarak dönecektir. Gariplere müjdeler olsun.” Süneni Timizi’nin rivayetinde şu ziyade vardır: “Onlar kimlerdir? Ey Allah’ın Rasûlü denildi! Rasûlullah sallallahu aleyhi ve Sellem: “İnsanlar ifsat olduğunda salih olan kimselerdir,” buyurdu.[2]

2. Yalnızlığa ve ezaya sabretmek: Bu konunun anlamına Varakatu’bnu Nevfel’in Nebi sallallahu aleyhi ve Sellem’e vahyin ilk geldiği günlerdeki şu sözü örnek gösterilebilir: “Senin getirdiğin şeylerin benzerini getiren her bir Peygamber eziyet görmüştür.” [3] Bu durum hakkın tabiatıdır. Çünkü hakkın arlığından dolayı insanlar ondan korkarlar. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Ona ancak sabredenler kavuşturulur. Onu ancak büyük pay sahibi olan kimseler elde ederler.”[4] Enes b. Malik radıyallahu anh’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Yemin olsun ki ben hiç kimsenin eziyet görmediği kadar Allah yolunda eziyet gördüm ve Allah yolundan hiç kimsenin korkutulmadığı kadar korkutuldum. Yemin olsun ki, Bilal’in koltuğunun altında sakladığı azık hariç bir can sahibi bir kimsenin yiyeceği bir yemek, ne bende nede Bilal’de olmadan üç gün geçti.”[5]

3. Her türlü görüşün üzerinde vahyi tazim etmek: Bunun anlamına Kur’an’dan ilk inen ayet olan ‘ikra-oku’ kelimesi örnek verilebilir. Yani vahyi oku anlamına gelmektedir. Nebi sallallahu aleyhi ve Sellem “Ben okuma bilmem” sözü ile karşılık vermiştir. Felsefe veya kendi görüşü ile karşılık vermemiştir… Felsefe, hayal ve akli şeylere dayanan insanlara, çoğu zaman bilmediği bir şeyi bilmiyorum demek ağır gelir. Anacak âlimlerin imamı sallallahu aleyhi ve Sellem ben okuma bilmem diye cevap vermiştir. Ukbe b. Amr Cüheni radıyallahu anh’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Ümmetimin helaki kitap ve süt iledir. Ey Allah’ın Resulü kitap ve sütle kast edilen nedir? Dediler. Buyurdu ki: “Kur’an’ öğrenirler ve indiği şeyden başkası ile tevil ederler. Sütü severler (yani dünyaya şiddetle önem verirler), cemaatleri ve cumaları terk ederler ve ortaya çıkarlar.”[6]

4. Bu hakka ve ona davete götüren şeye bağlanmak: Nebi sallallahu aleyhi ve Sellem mağarada bağlayıcılığı olan o günde hak götürene bağlandı. Bu manayı Kur’an şu ayetle bildirmiştir: “Sizden hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten vaz geçiren bir topluluk bulunsun. Onlar kurtuluşa erenlerin tâ kendileridirler.”[7] Ayrıca Nebi sallallahu aleyhi ve Sellem nefislerini ve akıbetlerini bu hakka irtibatlayan insanlar yetiştirdi.  Abdullah b. Amr radıyallahu anh’dan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: “Biliyor musun? Cennete girecek ilk topluluk muhacirlerin fakirleridir. Kıyamet günü cennetin kapsına gelirler ve açılmasını isterler. Bekçi onlara hesaba çekildiniz mi? Der. Onlar: “Biz hangi şeyden dolayı hesaba çekileceğiz? Bizler Allah yolunda ölünceye kadar kılıçlarımız omuzlarımızın üzerinde idi.” Derler. Onlara kapı açılır ve onlar insanlar cennete girmeden önce kırk sene orada istirahat uykusu ile

 

[1] Âli İmran 173

[2] Sahih Hadis: Müslim 145, Tirmizi 2/104

[3] Sahih Hadis: Buhari 3

[4] Fussilet Suresi 35

[5] Sahih Hadis: İbni Mace 123

[6] Sahih Hadis: 4/155

[7] Âli İmran 104

Leave a Reply