28. SIKINTI DÖNEMİNİN DEVAMINDAN, YENİ İŞKENCE VE EZİYET YÖNTEMLERİ KONUSUNDAN ÇIKARILACAK DERSLER

1. İman tomurcukların gelişip artmasına karşın müşriklerin tehlikeyi daha fazla sezinlemeleri ve baskı yapmaya, tuzak kurmaya ve yalan propagandalara başvurmaları: İşte bu tavır; tuzakçıların, dünyaya, dünya vazifelerine ve dünya mutluluklarına talip olanların işidir. Hakkın sesini ve hak ehlini görmeleri onalar için rahatsızlık kaynağıdır. Çünkü hakikat, insanlara onların gerçek yüzünü gösterir ve onlarını durumunu ortaya koyar. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Kur’an’da rabbini tek başına andığın zaman onlar nefretle kaçarak arkalarını dönerler.”[1] Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Benim ve benim beraberimde gönderilen şeyin misali, bir topluluğa gelen bir adam gibidir. O adam şöyle der: ‘Ey kavmim ben gözlerimle bir ordu gördüm, muhakkak ki ben açık bir uyarıcıyım. (Bu ordudan) Kurtulun, kurtulun! O adama kavminden bir gurup itaat etti. Gece yola çıktılar ve sakin bir şekilde yürüdüler ve kurtuldular. O adamın kavminden bir gurupta adamı yalandı. Evlerinde sabaha erdiler ve ordu onları sabah baskını ile bastı. Onları yıkıp yok etti. İşte bu bana itaat eden ve benim getirdiğim şeye tabi olan ile bana isyan edip getirdiğim şeyi yalanlayanın misalidir.”[2]

2. Zulme; sabır ve dua ile karşı koymak. Bu tavır; zayıflıkta, gariplikte ve kuvvetin olmadığı durumlardadır: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem Kureyiş’in tuzak kurma ve acı çektirmedeki gayretlerine; sabretmekle, öfkeyi tutmakla ve Allah’a dua edip sığınmakla karşı koydular. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Kim affeder ve düzeltirse ecri Allah’adır. Muhakkak ki, O zalimleri sevmez.”[3] Ve yine şöyle buyurdu: “Sabreden ve affeden kimse ki muhakkak böyle yapmak, işlerin azmedilenlerindendir.”[4]

3. Sabreden mümin kimselerin kalplerinde İslam’ın geleceği hususunda ümidi diri tutmak: Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ashabının sıkıntısını hafifletir, onlara sabır ve sebatın karşılığının ferahlama, yardım ve çıkış yolunun elde edileceği ile müjdelerdi. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Allah’a ve resulüne düşmanlık edenler, işte onlar en zelil kimseler içerisindedirler. Allah, elbette ben ve resullerim galip gelecek diye yazmıştır. Muhakkak ki, Allah güçlü ve azizdir.”[5] Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Muhakkak ki bana yeryüzü dürüldü. (Yani benim için bir araya getirildi ve katlandı.) Ben yeryüzünün doğularını ve batılarını gördüm.  Muhakkak ki ümmetimin mülki (sahip olması) bana yeryüzünden dürülen yere kadar ulaşacaktır.”[6]

4. Hakkın arz edilmesinde hikmetin gözetilmesi ve insanların terbiye edilmesinde yumuşaklıkla hareket edilmesi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, hakkın ve vahyin beraberinde davranışlarda ashabına hikmeti ve yüce şeriat üzere nefislerin terbiyesi esnasında yumuşaklığa iltizam gösterilmesini öğretirdi. Allah Teâlâ şöyle buyurdu: “Kötülüğü en güzeli ile def et. Biz onların vasıf ettikleri şeyleri daha iyi biliriz.”[7] Ebu Derda radıyallahu anhu şöyle dedi: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle derken işittim: “Teraziye konulan şeylerden güzel ahlaktan daha ağır gelen bir şey yoktur. Muhakkak ki, güzel ahlak sahibini (çokça) oruç tutan ve namaz kılan derecesine ulaştırır.”[8]

 

[1] İsra suresi 46

[2] Sahih hadis: Buhari Tercüme 6409

[3] Şura suresi 40

[4] Şura suresi 43

[5] Mucadele suresi 20, 21

[6] Sahih Hadis: Sahih İbni Hibban 1631

[7] Müminun suresi 96

[8] Sahih Hadis: Tirmizi 2002

Leave a Reply