8. FİL VAKASI VE NEBİ (S.A.V.)’IN KÜÇÜKLÜĞÜNDE MEKKE’NİN DİNİ KONUSUNDAN ÇIKARILACAK DERSLER
1. Abdulmuttalip’in dinine ve Allah’ın evinin hürmetine önem vermeyerek, Kâbe’yi yıkmaya gelen Ebrehe’den develerini geri vermesini talep etmesi bugünkü Müslümanların haline benzemektedir: Müslümanlar dinlerinden utanır hale geldiler. Düşmanları onları bir şey üzere olduklarını zannetsinler diye dinlerini cehalet ve zevklerine göre değiştirdiler ve kendilerine göre bazı hesaplar içerisine girdiler. Müslümanlar düşmanları ile birlikte bir yaşam sürdürdüklerinde, o düşmanlar Müslümanların zillete düşmeleri ile alay ettiler. Nebi (s.a.v.)’ın haber verdiği gibi:
Sevban (r.a.) dan Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Ümmetlerin her taraftan yemek yiyecek kimselerin yemek tasına toplandıkları gibi sizin aleyhinize toplanmaları yaklaşmıştır. Ey Allah’ın Rasûlü! O zaman bu az olmamızdan mıdır? Buyurdu ki: ‘Hayır fakat sizler sel üzerindeki çör çöp gibi olursunuz, kalplerinize zayıflık konulur ve düşmanlarınızın kalbinden de korku çekilip alınır. Bu durum sizin dünya ya olan sevginiz ve ölümden hoşlanmamanızdandır.”[1]
İbni Ömer (r.a.)dan Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “İğne usulü ile (Bir malı veresiye satıp peşin olarak daha az değere geri almak ile) alış veriş yaptığınızda, ineklerin kuyruğuna yapıştığınızda, ziraatla uğraşmaya razı olduğunuzda ve cihadı terk ettiğinizde; Allah size bir zillet musallat eder ve dininize dönünceye kadar da o zilleti sizden çekip almaz.”[2]
2. Dini tahrif etme anlayışının geri gelmesi ve ümmet içerisinde bugünkü bidatçılığın ortaya çıkması: Bugün Kur’an’ı kendi görüşü ile tefsir eden ve ilimi olmadan Allah hakkında konuşan kimseler ve bazen akla bazen hayale, bazen dildeki şaz manalara, bazen şehvetlere ve hevaya ve bazen de hurafe ve hikâyelere dayanarak, ölçüsüz ve tartısız Allah’ın kitabından ve Nebisinin sünnetinden hüküm çıkaran kimseler türemiştir. Allah Azze ve Celle şöyle buyurur:
“… İnsanları ilim olmadan saptırmak için Allah’a yalan iftira eden kimseden daha zalim kim olabilir.”[3]
Ayşe (r.ah.) Rasûlullah (s.a.v.) şu ayeti tilave etti: “ O, sana kitabı indirendir. O kitaptan muhkem ayetler vardır ve onlar kitabın anasıdır ve diğer ayetler ise müteşabihtir. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki müteşâbih âyetlerin peşine düşerler. Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; hepsi Rabbimiz tarafındandır, derler. (Bu inceliği) ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.” Ve Nebi (s.a.v.) şöyle dedi: ‘Ey Ayşe (bazı insanların) Kur’an hakkında tartıştıklarını gördüğünüz zaman. İşte onlar Allah’ın kast ettiği kimselerdir.’[4]
Ebu Umame (r.a.) dan Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Bir topluluk ancak cedel sahibi olursa üzerinde bulunduğu hidayetten (doğru yoldan) sapar. Sonrada şu ayeti tilavet etti: “… Bilakis onlar tartışmacı bir topluluktur.”[5]
Günümüz muasır cahiliyesi ile İslam’ın yok ettiği ve güçlüğünü ve akıbetinin fesat olduğunu insanlara bildirdiği, ilk cahiliye arasında nesep yönünden bir bağ vardır.
[1] Sahih Hadis: Ebu Davud 4297, Ahmed 5/278
[2] Sahih Hadis: Ebu Davud 3462
[3] Enam suresi 144
[4] Sahih Hadis: İbni Mace 47
[5] Sahih Hadis: İbni Mace 48