İhlas, Delilleri ve Göstergeleri
İHLASLI OLMA, RİYA ve NİFAKTAN SAKINMA HAKKINDAKİ AYET VE HADİSLER
- “Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz kayaya benzer ki, sağanak bir yağmur isabet etmiş de onu çıplak pürüzsüz kaya haline getirivermiştir. Bunlar kazandıklarından hiçbir şeye sahip olamazlar. Allah, kâfirleri doğru yola iletmez.”
(Bakara 264)
- “Hâlbuki onlar, ihlasla dini sadece Allah’a tahsis ederek, Allah’ı birleyerek, ancak Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı.”
(Beyyine 5)
- İbnu Ebi Müleyke şöyle dedi: “Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in ashabından otuz kişiye yetiştim, hepsi de kendileri hakkında nifaktan korkuyorlardı.”
(Buhari İman 36.Bap)
- Abdullah b. Amr b. As (r.a.)’dan, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
“… Cihadın en faziletlisi Allah’ın zatı hakkında nefsiyle cihad eden kimsenin yaptığıdır.
Muhacirlerin en faziletlisi Allah’ın zatı hakkında nefsi ve hevasıyla cihad eden kimsedir.”
(İbnu Nasr Salat 2/142, Sahiha 1491)
- Fudale b. Ubeyd (r.a.)’dan, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Veda Haccı’nda şöyle buyurdu:
“…Mücahid Allah’a itaat hususunda nefsiyle cihad eden kimse, muhacir ise hatalardan ve günahlardan kaçınan kimsedir.”
(Ahmed 6/21, Sahiha 549)
- Ebû Mûsâ el-Eş’arî (r.a.) şöyle dedi: Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir kimsenin bir adamı övdüğünü ve övmede mübalağa yapıp aşırı gittiğini işitince şöyle buyurdu:
“Siz bu adamı helak ettiniz (yahut) bu adamın belini kırdınız!”
(Buhari 2662-2663, Müslim 3001/67)
- Ebu Umâme el-Bâhili (r.a.) şöyle demiştir: “Bir adam Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e gelerek:
-Ecir (sevap) ve şöhret elde etmek için savaşan kimse hakkında ne dersin? diye sordu. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
-Onun için hiç bir şey yoktur. Adam sorusunu üç sefer tekrarladı. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de her defasında:
-Onun için hiçbir şey yoktur, buyurdu ve şöyle devam etti:
-Allah ancak kendi rızası gözetilerek samimi bir niyetle yapılan ibadetleri kabul eder.”
(Nesai 3126, Sahiha 52)
- Ebu Hureyre (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre; “Bir adam:
-Ey Allah’ın Rasûlü! Bir adam dünya malı (ganimet) elde etmek ister halde Allah yolunda savaşmak istiyor (buna ne buyurursunuz)? diye sorunca Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
-Onun için bir sevap yoktur. Halk bu cevabı (gözlerinde) büyüterek o adama:
-(Bu soruyu) Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e tekrarla, herhalde sen cevabı iyi anlayamadın, dediler. Bunun üzerine o adam:
-Ey Allah’ın Rasûlü! Bir adam dünya malı (ganimet) elde etmek ister halde Allah yolunda savaşmak istiyor (buna ne buyurursunuz)? diyerek soruyu tekrarladı. (Rasûlullah gene):
-Ona sevap yoktur, buyurdu. (Orada bulunanlar sözü geçen) adama:
-(Soruyu) Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’e bir daha tekrar et, dediler. O da Rasûlullah’a (soruyu) üçüncü defa tekrarladı. (Rasûlullah yine):
-Ona sevap yoktur, cevabını verdi.”
(Ebu Davud 2516)
- Ebu Hureyre (r.a.) Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’i şöyle buyururken işittim:
“Kıyamet gününde insanların, üzerine ilk hüküm verilecek olanı şehit edilen bir adamdır. Bu adam getirilerek ona Allah nimetlerini tarif edecek, o da onları bilecektir. Allah:
-Bu nimetler hakkında ne yaptın? diye soracak, şehit:
-Senin uğrunda çarpıştım. Nihayet şehit edildim! diyecektir. Hak Teâlâ:
-Yalan söyledin! Lâkin sen cesur denilsin diye çarpıştın. Gerçekten denildi de! buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüz üstü sürüklenerek nihayet cehenneme atılacaktır.
Bir de ilmi öğrenip öğreten ve Kur’ân’ı okuyan bir adamdır. Bu da getirilerek kendisine nimetlerini tarif edecek, o da onları bilecektir. Allah:
-Bunlar hakkında ne yaptın? diye soracak. O adam:
-İlmi öğrendim ve öğrettim. Senin rızan için Kur’ân’ı da okudum! diyecek. Hak Teâlâ:
-Yalan söyledin! Lâkin sen ilmi âlim denilsin diye öğrendin. Kur’ân’ı da o güzel okuyucudur denilsin diye okudun; gerçekten denildi de! buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüzü üstü sürüklenerek nihayet cehenneme atılacaktır.
Bir de Allah’ın, rızkını genişlettiği ve kendisine malın her çeşidinden verdiği adamdır. Bu da getirilerek ona nimetlerini tarif edecek, o da onları bilecektir. Allah:
-Bunlar hakkında ne yaptın? diye soracak. O adam:
-Uğrunda mal sarf edilmesini dilediğin hiç bir yol bırakmadım. Mutlaka Senin için sarf ettim! diyecek. Hak Teâlâ:
-Yalan söyledin! Lâkin sen, o cömerttir desinler diye yaptın. Gerçekten denildi de! buyuracak. Sonra onun hakkında emir verecek ve yüzü üstü sürüklenecek. Sonra cehenneme atılacaktır.”
(Müslim 1905)
- Ebu Hureyre (r.a.)’dan; Rasûlullalı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdular:
“Allah Tebâreke ve Teâlâ şöyle buyurdu:
-Ben ortakların şirkten en uzağıyım. Her kim bir amel işler, onda Benimle birlikte başkasını ortak eylerse, onu şirkiyle baş başa bırakırım.”
(Müslim 2985)
- Cundeb b. Abdullah (r.a.)’dan; Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
“Kim [amelini] (şöhret için) insanlara duyurursa, Allah onu(n gizli işlerini) duyurur. Kim de (herhangi bir hayrı) gösterişle [riyâ] yaparsa, Allah da onun gösterişçiliğini meydana çıkarır.”
(Buhari 6499, Müslim 2986)
- Mahmud b. Lebid (r.a.)’dan; Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki:
“Sizin hakkınızda en çok korktuğum şey küçük şirktir. Ashab:
-Ya Rasûlullah! Küçük şirk nedir? diye sordu. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
-Riya (gösteriş yapmak)tır. İnsanlara kıyamet günü amellerinin karşılığı verildiği gün Allah Azze ve Celle o riyakarlara şöyle buyurur:
-Siz dünyada riya (gösteriş) yaptığınız kimselere gidin ve bakın bakalım onların yanında bir mükafat bulabilecek misiniz?”
(Ahmed 5/428 No:24030)
- Ebu Sa’d b. Ebu Fudale el-Ensarî (r.a.) şöyle demiştir: Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in şöyle buyurduğunu işittim:
“Allah kendisinde şüphe olmayan kıyamet günü insanları topladığında bir seslenici şöyle ilan edecektir:
-Her kim Allah için yaptığı bir işte bir başkasını da ortak yapmış ise sevabını Allah’ın dışındaki ortak koştuğu kimselerden istesin. Şüphesiz ki Allah her türlü ortakların ortaklığından uzak olandır.”
(Tirmizi 3360, İbni Mace 4203)
- Ebu Hureyre (r.a)’dan rivayet olunduğuna göre, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
“Kendisi ile Allah’ın rızası kazanılan bir ilmi, sırf dünya menfaati elde etmek için öğrenen bir kimse kıyamet günü cennet kokusunu alamayacaktır.”
(Ebu Davud 3664)
- Ebu Said el-Hudri (r.a.) şöyle dedi: “Bizler Mesih Deccal hakkında konuşuyorken Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanımıza çıktı ve şöyle buyurdu:
-Ben size Mesih Deccal’dan daha korkunç olan şeyi size haber vereyim mi? O gizli şirktir ki; bir adam namaza durur da gördüğü bir başka adamın bakmasından dolayı namazını güzelleştirir.”
(İbni Mace 4204)
- Hasan Basri (rh.a.) şöyle der: “Mümini hep kendini şöyle sorgularken bulursun:
-Şu sözümle neyi kastettin? Şu yiyeceği yememle ne amaçladın? Şunu içmemdeki niyetin neydi? Facir ise nefsini sorgulamaksızın yolunda ilerler.”
İHLASIN GÖSTERGELERİ
Kul Allah için ihlaslı olduğunda onun içinde taşıdığı duyguların arkası sıra iz bırakması, etrafında bulunan kimselerin de bunun farkına varmaları ve buna şahit olmaları olağandır. Bu iz ve işaretlerden bazıları şunlardır:
- Kul bir salih amel yapmayı tasarladığı ve ona niyetlendiği ilk anda duraklamalı ve hangi amacın ağır bastığını anlayıncaya kadar o ameli işlemeye girişmemeli,
- Yaptığı amelin ardından üstünde bulunan amir ve idarecilerinden herhangi bir memnuniyet ve övgü sözleri ya da bir makam ve unvan yahut da buna benzer bir karşılık ve mükâfat beklememeli,
- Mümkün olduğunca kendisiyle Allah arasında gizli kalan yaptığı salih ameli gizlemeli ve ona işaret olabilecek herhangi bir konuşma veya imada bulunmamalı,
- İnsanların yaptığı amel hususunda ne düşündüklerini öğrenme çabası içinde olmamalı. Aksine işlediği amelin unutulmasına, gizlenmesine ve hakkında konuşulmamasına gayret göstermeli,
- Şöhrete kapılma yani ünlü olup anılma duygusundan korkmalı ve imkanı ölçüsünde bundan kaçınmaya çalışmalı,
- Yaptığı işin sonunda insanların yaptığı ameli görmemeleri ve ona övgüler yağdırmadıklarından dolayı ameli kendisine sevimli gelmeli,
- Övgü de yergi de onun nazarında aynı seviyede olmalı. Hatta insanların yaptığı övgüyü tehlike işareti olarak kabul edip korkarak yapılan övgüleri savuşturmaya ve önemsememeye çalışmalı,
- Yaptığı faydalı bir işin başkalarına atfedilmesi (sahiplendirilmesi) durumunda içinde bir daralma hissetmemeli,
- Salih işlerin başarıya ulaşması için hiç kimseye hissettirmeden başkalarına yardım etmeli,
- Kendisinin daha ehil veya deneyimli olduğu bir işe başkasının seçilmesi durumunda içinde asla bir sıkıntı hissetmemeli. Hatta ortam ve şartlar müsaitse seçilen kimseye nasihatlerde bulunmalı ve tecrübelerine ona aktarmalı,
- Asıl olan Allah’ın sevgisini kazanmak ve öfkesinden kaçınmaktır. Bu sebeple insanların memnuniyetine ya da öfkelenmelerine önem vermemeli,
- Kendi nefsini tezkiye edecek (temize çıkaracak) şekilde konuşmaktan, sık sık ‘ben’ demekten sakınmalı,
- Allah’ın kendisine lutfettiği şeylerle asla iftihar etmemeli,
- Sahip olduğu imkanları açığa çıkarma hususunda çaba sarf etmemeli ve bunu başkalarının önünde ilan etmemeli,
- Başkalarına yaptığı bir iyiliği asla başa kakmamalı ve bunu onlara hiçbir şekilde hatırlatmamalı, bir maslahat beklentisi dışında diğer kimselere anlatmamalı,
- Nefsine karşı mücadele içinde olmalı, kendini beğenmeye götürecek duygu ve düşüncelere teslim olmamalı ve riya şüphesi taşıdığı salih amellerden sonra bol bol istiğfarda bulunmalı,
- Kendisini asla ihlaslı biri olarak görmemeli, nefsinin kötülüklerini her daim hatırında tutmalı ve nifak alametleri taşımaktan endişe etmelidir.
Son Söz: Gizli ve açık her şeyi bilen, alemlerdeki her işi organize eden, her şeye güç yetiren ve insanların her birinin kalbinin iki parmağının arasında olup da onları dilediği gibi evirip çeviren Allah Azze ve Celle’den; bizleri İslam şuuruyla şuurlandırmasını, ahiret kaygısıyla kaygılandırmasını, razı olduğu işlere muvaffak kılmasını, niyet ve amellerimizi salih yapmasını, amelleri batıl kılıcı tüm niyetlerden bizleri kurtarması ve korumasını isteriz.
Hamd alemlerin rabbi olan Allah’a mahsustur.